Bu canlı yayında Seneca’nın eserlerinde savaş konusunun nasıl ele alındığını inceliyoruz. Seneca bir savaş teorisyeni değildir, örneğin onun Cicero veya diğer filozoflar gibi bir adil savaş teorisi veya savaş etiği üzerine sistematik görüşleri yoktur. Ancak yine de Seneca’nın külliyatında, farklı vesilelerle savaş üzerine yorumlar yaptığını okuyoruz.
Seneca savaşı ulusların boğazlanması ve insanoğlunun açgözlülüğünün doğal bir sonucu olarak görür. Bununla birlikte ideal bilgenin diğer tüm zorluklar gibi savaşın zorluklarına da katlanması gerektiğini söyler.
Bu canlı yayında Seneca’nın savaşa bakışından hareketle belki bugüne de bir pencere açabiliriz.
“Kişi olarak değil yalnız, toplum olarak da çılgınlıktır bu yapılan iş. Toplu ölümleri örtbas ediyoruz, tek tek öldürmeleri de. Savaşlar, ulusların boğazlanması anlı şanlı birer cinayetten başka nedir ki? Hem
açgözlülük hem de vahşilik için bir sınır yok. Ama bu cinayetler, gizlice ve teker teker öldürmeler daha az zararlı, daha az canavarcadır. Senato kararlarıyla, halk meclisi kararlarıyla barbarca işler yapılıyor ve özel kişilere yasak olan suçların devletçe yapılması buyuruluyor. Gizlice işlenen suçlar için ölüm cezası verilirken, üniformalıların işlediği suçlar için övüyoruz onları. Çok yumuşak yaradılışlı insanlar, başkasının kanını akıtmaktan, savaşmaktan, çocuklarını savaşmak üzere yetiştirmekten utanç duymuyorlar; oysa dilsiz, vahşi hayvanlar arasında bile barış vardır.” (Seneca, 95. Mektup’tan)