Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Geçen gün bir arkadaş sormuştu, Sokrates’in Daidalos ile ne tür bir alakası var, “dedesi olarak mı görüyor” diye. Kendisine yazmıştım, buradan da anlatayım.
Sokrates iki yerde Daidalos ile ilişkilendiriliyor. Birincisi Alkibiades 121a’da. Burada Platon -Alkibiades’in iyi niyetli yaklaşımıyla- Sokrates’in soyunu Daidalos’a kadar taşıdığı yönünde bir izlenim bırakır ama bu sadece bir izlenimdir, net bir iddiayla karşılaşmıyoruz. İkincisine göreyse Sokrates Platon’un Euthyphron diyaloğunun bir yerinde (11c) mitolojik figür Daidalos’tan atası olarak söz ediyor. Sokrates öncelikle burada heykeltraş olan ve kendisini de bir heykeltraş olarak yetiştiren babasına atıfta bulunuyor. Malumunuz, Daidalos diğer inşa meziyetleri (örneğin labirent) yanında heykeltraşlığıyla da (keza öğrencilerine dönük kıskançlığıyla da!) bilinen bir figür. Babası ile Daidalos arasında meziyetleri bakımından benzerlik/yakınlık kuruyor, dedesi, babası ya da amcası olarak görme gibi bir durum yok. Kaldı ki metinde odak noktası bu yakınlığın kendisi değil, bu yakınlık üzerinden yaptığı bir benzetme.
Şöyle ki, Sokrates ile Euthyphron arasında kutsalın doğası üzerine diyalog sürerken Sokrates Euthyphron’un sözlerinin “atası olan” Daidalos’un çalışmalarına benzediğini söylüyor ve devamında kendisinin (Sokrates’in) sözlerinin hareketli olmadığını ve olduğu yerde kaldığını ekleyerek mütevazilik yapıyor. Bununla mitolojide Daidalos’a atfedilen heykellerin canlılığına atıfta bulunuyor, zira anlatılana göre Daidalos öyle heykeller yaparmış ki, görenler o heykelleri gözlerini hareket ettirebilen ve yürüyebilen canlı varlılar sanırmış. Böylece Euthyphron’un sözlerini, Daidalos’un canlı görünen heykellerine benzeterek övmüş oluyor.
Platon’un diğer metinlerinde ise Daidalos’tan bahsedilse de Sokrates’in atası olarak görülmez, dolayısıyla salt yukarıdaki atıflardan hareketle Platon’un zihninde Sokrates ile Daidalos arasında kökensel bağ var ise bu bağa ilişkin Platoncu tespit ve izlenimler oldukça zayıftır. Son olarak Yunan dünyasında yaşayan ya da yaşamış birinin mitolojik bir figür ile kökensel bir bağla ilişkilendirilmesinin şaşırtıcı olmadığını da söylemeliyiz. Bugünün insanlarına oldukça tuhaf görünebilen bu durum (kendilerini ya da evvelce yaşamış olan başkalarını varsaydıkları ilahî kaynakla ilişkilendirenler dışında), o dönemde yaşamış bazı Yunanlara da tuhaf görünebiliyor idiyse de, bunu sürekli kendisinden üreterek kapsama alanını genişleten, figürlerine ilişkin algıları revize edebilen canlı bir din anlayışı bağlamında tuhaf bulmayanların da olduğunu biliyoruz. Yaşadıkları kentin mitolojideki kurucu babalarıyla, kahramanlarıyla kendilerini ilişkilendirmeleri kentle kurdukları ilişkiye dair de bize önemli bir ipucu verebilir.