Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Lee Speigel HuffPost’ta bir haber paylaşmış, başlığı şu: “Google Images Reveal Triangular Moon Mystery: Could It Be An ET Colony?” Deniyor ki, Google Moon uygulamasındaki Ay taraması resimlerinden birinde üçgen oluşturan noktalar görülmüş, dünya-dışı bir varlığa ait bir koloni olabilir mi? Koordinat ise şu: 22º42’38.46″N ve 142º34’44.52″E
Kaynak: http://goo.gl/no2HOQ
Haberi görür görmez aklıma filosof Aristippus’la ilgili anlatılan meşhur hikaye geldi. Hikayeye göre, Aristippus ve arkadaşları yolculuk ettikleri geminin batmasıyla birlikte bir şekilde, enkazdan kurtulup daha önce bilmedikleri bir sahile çıkmayı başarırlar. Neyle (vahşi hayvanlar, yamyam yerliler?) karşılaşacaklarını bilmedikleri için korkuya kapılırlar, paniklerler, bitkin bir şekilde sahili kolaçan ederler. Sahilin bir yerinde kuma birtakım geometrik şekiller (διάγραμμα γεωμετρικων) çizilmiş olduğunu görünce içi rahatlayan Aristippus arkadaşlarına da moral verir: “Dostlar, burada medeni insanoğlunun izlerini görüyorum! Rahatlayabilirsiniz.”
2010 senesinde, Ekşi’de de anlattığımı gördüğüm bu hikaye bize geometrinin sadece medeniyetin değil, aynı zamanda bilinçli tasarımın da sembolü olduğunu anlatmaya çalışıyor. Her ne kadar Aristippus ve dostlarının korkmasının gerekeceği türden vahşi yerlilerin yaşamlarında da geometrinin bulunduğunu bilsek de, hikayede kahramanlarımız için teskin edici olanın sadece, terra incognita‘da (bilinmeyen bir toprakta) bir insanoğluyla karşılaşmak olduğu düşünülmelidir, ezcümle burada geometri bilen bilinç öncelikli olarak umut vaat eder. Dahası, kimi yorumculara göre, Aristippus’u teskin eden, geometrinin sadece Yunanların arasındaki bilge kişiler tarafından salt bilgi maksatlı kullanılabileceği varsayımıdır. Dolayısıyla çıktıkları bu kara parçasında, ona göre, olsa olsa insanoğlunun en gelişmiş örnek-tipi olan Yunanlar yaşıyor olmalıdır, barbarlar değil.
Oysa burada da bir ironi var, zira Aristoteles’in Metaphysica 3.2’de söylediğine bakarsanız, Aristippus matematiğin değer yaratmakta başarısız olduğunu düşünür ve geometri eğitiminden fazlasıyla rahatsızdır, hocası Socrates gibi, onu gereksiz görür. Meşum olaydan sonra fikri değişti mi, kimbilir. Tabi, şunu düşünmek de mümkündür: Eğer matematik saçma bir uğraşsa Aristippus’a göre, o halde çıktıkları sahilde bu boş uğraşla meşgul olacak kadar “gelişmiş” bir insan kitlesi yaşıyor olmalıdır. Dolayısıyla korkulacak bir şey yoktur, matematikle meşgul olacak kadar imkanı olan insanlar onları yemeyecektir. Nasıl ama?
Copernicus’u görmeye giden, onun ilk ve tek öğrencisi olup büyük yapıt De Revolutionibus’un basılmasında payı olan genç Rheticus da, yazdığı mektup şeklindeki Narratio Prima‘da “tanımadığı” Prussialılar arasına katıldığında Aristippus’un hikayesini anımsatır. “Ben geometriyi görmedim ama yine de onlar tarafından iyi karşılandım” demeye getirir.
Biz ise, fotoğraflar fake değilse, geometriyi Ay’da gördük, fakat Aristippus’un aksine, -fotoğrafların fake olduğunu düşündükten sonra elbette-, üçgenin bizi teskin edip etmemesi konusunda emin olamadık, zira Ay bizim için hala bir muamma/incognita, yanılıyor muyum? Burnumuzun dibinde ama hala ele geçiremedik.