>Yaşlı Arria örnek kadın mı?
>
Sissel – Sancta Maria
Yaşlı Arria’yı Stoa filozoflarından sayanlar var ancak ben bu kanaatte değilim, filozofluk bu kadar kolay ulaşılabilen bir mertebe olmamalı. Olsa olsa ailede görüşlerine sık başvurulan, görmüş geçirmiş bir büyüğün bilgeliğine sahip olduğu için kısaca ‘bilge’ denilebilir, filozofluk fazla gelir.

Zaten bu yaşlı kadının (yaşlı olarak doğmamış elbette, tarih sahnesine çıkışı yaşlılığına denk gelir) Stoa filozofluğu da ortaya felsefî bir doktrin koymuş olmasından kaynaklanmıyor; bir mantık, fizik ve etik temelli bir doktrini itelemiş değil, sadece felsefe tarihçileri, ölüme karşı serinkanlılığından ötürü kendisinde Stoa tranquilitas‘ını yani dinginliğini, ferocia‘sını yani cesaretini yapıştırıyorlar, kendisinin de “ben filozofum bana saygı gösterin lan” dediğini sanmıyorum. Yaşadığı dönem imparatorların, kendilerine karşı ergenekon tarzı bir tertibin olabileceği düşüncesiyle sapıttığı (örn. Caligula) ve etrafı jurnallerle donattığı döneme denk düşer. Bu dönemin iç kavgalarından biri bu kadını da bulmuş. Daha doğrusu kocasını bulunca, onu da bulmuş sayılmış. Kocası Paetus Caecina, Illyria’da imparator Claudius’a karşı ayaklanan Scribonianus’un tarafını tutmuş.A ncak tuttuğu adam sağlam pabuç çıkmayınca (yenilmiş basbaya) Paetus da diğer kaybeden taraftakilerle birlikte Roma’ya esir olarak getirilmiş.
İsyan öncesinde kocası, Arria’ya “sen gelme peşimden, bu isyan kadın işi değil, kaybedersek canımıza okurlar, sen evde kal, anladın mı hatun?” diyerek onu evde tutmaya çabalamışsa da, bizimki gizlice onları sandalla takip etmiş. Kocasının tarafı kaybedince de onun yanına varıp, onu göğsüne hançerini saplaması konusunda cesaretlendirmeye çalışmış. Öyle ya, hiçbir Romalı kaybın bedenlini ödemeden yaşamamalı. Böyle hatuna can kurban, “zaten kocam esir düştü, yardımcı olayım, bu zor gününde destek olayım” demiyor, doğrudan “al şu hançeri, öldür kendini, acımayacak, onurunla öleceksin” diyor. Adam da karısının karşısında rezil olmamak için, (biraz da kıt akıllı olduğu için) ne yapsın, “böyle karıya lanet olsun, filozofluğuna tüküreyim senin, bi o eksikti, ulan yanımda ol be, allahsız stoacı!” dercesine kendini öldürüyor.
Arria, “kocasını intihara fişfikledi, çünkü dostu varmış” dedikodusu çıkmasın diye, kocasını bu onurlu ölüme davet ettikten sonra kendi yaşamına da kıymak istiyor. Damadı Thrasea geliyor (maaaile oradalar) bu arada ve şöyle diyor kaynanasına “eğer suçlanan ben olsaydım, sen kızının da benimle birlikte ölmesini ister miydin?” “Evet” diye cevap veriyor Arria filozof edasıyla ve ekliyor “Eğer o da seninle, benim Paetus’la yaşadığım kadar uzun ve mutlu yaşamışsa, evet!“

Arria’yla ilgili Roma tarihinde anlatılan şey bu. Ötesi yok. Edebiyatçı ve vali Plinius Arria’nın torunu Fannia’yla ilgili bir şey anlatıyor ama bu, onunla ilgili sayılmaz sanırım. Ama yine de burada kısaca bahsedeyim: Fannia’nın kocası ve oğlu birlikte ağır bir hastalığa yakalanmış. Sonra oğul ölmüş ama Fannia, oğlunun ölüm haberini hasta olan kocasına duyurmamış, tek başına oğlunu toprağa gömmüş. O vakitten sonra ne zaman kocasının daimî olarak yatmakta olduğu hasta odasına girse gözyaşlarını hep içine akıtmış. Yüzü gülmüş ama içi kan ağlamış. Ne sıkıntılı yaşamlar! Ne ıstırap dolu aileler! ninesi ayrı torunu ayrı ıstırabın gölgesine düşmüş. Eski zamanlar, eski kıyımlar! Bunlar hep kıyamın habercisi, maksat geride kalanlara yani sonradan gelenlere ibretlik öyküler bırakıp, sivri yanları törpülemek. Yoksa ne Arria filozof, ne torunu çilekeş! Onlar candidate, seçilmiş kişi. Tarihin gördüğü ibretlik kadınlar, çok çektiler çok!
Unutmadan şunu da aktarayım: Arria’ya atfedilen “non dolet Paete” sözünü Türkçeye “acımayacak Paetusçuğum!” şeklinde çevirebiliriz. Hikâyeyi ise yukarıda anlattım, niye öyle dediğini çok düşünmenize gerek yok, hançer diye ipucu versem? Hançer, hani sokunca bağırsakları lime lime edersin, acımaz sadece birazcık yakar. Bu “non dolet Paete” sözü, Martialis’in Epigrammata’sının 1. kitabının 14. bölümünde ve Plinius’un Epistulae’ının (mektuplar) 3. kitabının 16. bölümünün 6. satırında geçer. Hatta Plinius der ki Arria’nın bu sözü söylerken çıkardığı ses için “vocem immortalem et paene divinam” yani “ölümsüz ve neredeyse kutsal bir ses” onu da kaydedelim.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
>Ölüme karşı dinginlik duyması muhtemelen olayların kendi ölümüyle ilgili olmamasındandır ya neyse, şimdi kimsenin günahını almak istemem..
>gasil seninle aynı kanaatteyim.