Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

>Tekel İşçisi’nin Kararı Kesin: 4C ile Değil, Direnişle Öleceğiz!

>

Onlar, 34 gündür soğuğa, yağmura, çamura aldırış etmeden, Ankara sokaklarında, meşru demokratik talepleri için direniyorlar.
Bir ayı aşkın süredir polis terörüne, hükümetin aşağılama ve tehditlerine maruz kalan, cop yiyen, ıslatılan, gözaltına alınan, aşağılanan, hırpalanan TEKEL emekçisi, bugün 70 binin üzerinde katılımın olduğu kitlesel mitingle, bu direnişi kırmak isteyen hükümete ve Türk-İş’e en güzel cevabı verdi.
Bir önceki yazımda, bu direnişin güzel bir kıvılcım yaratmasına karşın, iyi niyetli olsa da, örgütlü bir bilinç olmadığından ötürü saman alevi niteliğinde olacağı endişelerimi belirtmiştim. Ama bugün, TEKEL emekçileri bu öngörümün aksine direnişi yükselterek ve sertleştirerek devam ettiriyor. Gelinen nokta, hepimizi umutlandırıyor. Ve işçi sınıfının kabuğundan sıyrıldığı vakit neler yapabileceğini gözler önüne seriyor.
Bu direnişi bu noktaya getiren TEKEL işçisidir. Ama direnişin bu noktaya gelmesinde, devrimci-demokrat parti ve kurumların çabasının, özellikle motivasyon konusunda çok büyük katkısı olduğu aşikâr.
***
Bugün yapılan 17 Ocak mitingini örgütlemek, halkımızı direnişle buluşturmak için, 14 Ocak’ta Ankara’nın emekçi semtlerinden Piyangotepe ve İncirli’de (Keçiören’e bağlı) 4 TEKEL işçisi ile beraber bildiri ve sesli ajitasyon çalışması yaparak, toplumun ezilen kesimlerini direnişe destek olmaya davet ettik. Çalışmamızı sonlandırırken, Etlik semtine bağlı bir ilköğretim okulunun önünde, Din Kültürü öğretmeni olduğu söylenen bir şahış, “yalan söylüyorsunuz, sizler TEKEL işçisi değilsiniz, para karşılığında yapıyorsunuz bu işleri” diyerek, bizlere sözlü saldırıda bulundu. Bu provokasyonu gayet bilinçli şekilde yapan, ve uzun süre bunu devam ettiren şahısa, işçi ağabeylerimizin sözlü şekilde karşılık vermesi sonucu, şahısın iki işçiden hakaret ettikleri gerekçesiyle şikayetçi olması üzerine 4’ü işçi, toplam 9 kişi göz altına alındık.
Herhangi bir hakaret davasını karakola bile taşımak istemeden, tarafları barıştırarak sonlandırmak isteyen polis, konu TEKEL İşçileri ve demokratik haklar mücadelesi veren bizler olunca, basit bir olayı çok farklı yerlere çekti. Önce Tek Gıda-İş’in hazırlattığı bildirilerin yasallığı sorgulandı. Daha sonra, olayla alakası olmayan bizlerin kimlikleri alındı, GBT kontrolü yapıldı. Ardından, farklı davalarından ötürü iki arkadaşımızın serbest bırakılmayacağı söylendi. Avukatlarımız geldi ve 4 saatlik bir süre sonunda serbest bırakıldık.
***
Pratikte yapılan tüm bunları gözlemleyen işçiler için tüm bunlar büyük motivasyon. Onlarla derneklerimizi, alanları, soğuğu, yağmuru, yemeğimizi, sigaramızı, karakolları; kısacası mücadeleyi paylaştık. Direnişi kırmak isteyen devlet ve Türk-İş sendikası, emekçileri bizlerden ayırmak istedi. Biliyorlar ki, bizlerle direniş çok daha güçlü. Bizler, 34 gündür her şeyimizden feragat ederek büyük bir özveri ile emekçilerin yanında olduk. Bu direniş bitene kadar da bunu sürdüreceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Bugün, bizi emekçiden ayırmaya çalışan politikalara, emekçiler miting alanında ve mitingden sonra Türk-İş binasının önünde en güzel cevabı verdi. Bir önceki yazımda yine belirtmiştim, eylemler daha sert olmalı diye. Bunu işçilere günlerdir devamlı söyledik. Ve bugün pasif bir miting olması beklenen eylemde, Türk-İş’in sistem yanlısı söylemlerini beğenmeyen işçiler Türk-İş’in politikalarına ve sendika ağalarına karşı çıkarak kürsüyü işgal ettiler. Uzun süre kürsüden inmeyerek tüm egemen kesimlere en güzel cevabı verdiler. Ardından direniş alanında, Türk-İş genel merkezi önünde, megafonlarla bizlere olan minnetlerini dile getirdiler. Sloganlarımızı haykırdılar. “Sizler yeter ki yanımızda olun, biz ölene dek buradayız.” dediler. Bizlerde, bu direnişin bu dakikadan sonra yurdun dört bir yanına yayılması gerektiğinin önemini vurguladık.
Şu dakikalarda, direnişin simgesi TEKEL işçileri, günlerdir önünde direndikleri, içeriye alınmadıkları Türk-İş genel merkezinin 1. Katını işgal etmiş durumda. Emekçiler, genel grev kararı ve genel başkan Mustafa Kumlu’nun istifası açıklanana dek bu işgalin devam edeceğini belirttiler.
İşçi, bağrında yatan şiddeti dışa vurduğu zaman, burjuvazi titremeye başlar. Şu an AKP ve onun arka bahçesi konumundaki Türk-İş titriyor.
Yılgınlık yok, direniş var!

Erbil

TEKEL Direnişinin 34.Gününde Miting Ankara’da 17.01.2010 – DHF @ Yahoo! Video

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: