Dr. C. Cengiz Çevik (Klasik Filolog) – Blog

Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.

Denizler İmparatoru: Cengiz

Her kabile, kendine gösterilen yerde ikamet ederdi. Sevkiyat icap ederse her ondan bir kaçı veya hepsi davet olunurdu. Bir zabitin başkasına ait bir savaşçıyı yanına kabul etmesi kesinlikle yasaktı. Zabitini, reisini terk eden savaşçıyı, hiç kimsenin hatta şehzadelerin bile yanına almaya hakkı yok idi. Bu yasak mutlak itaat ilişkisini sağlamlaştırıyordu. Mutlak itaat mutlaka lazım idi. Cengiz Han eğer reislerden biri hata ve kabahat işlemiş ise bir haber göndererek dünyanın öte ucunda bile cezasını tatbik ettirebilirmiş, “Sıradan bir haberci ile ona cezası tebliğ olununca yüzbinlerce kişiye kumanda ediyor olsa bile eğer cezası dayak ise hemen yere uzanmalı. Kellesini istemiş isem kellesi gelmeli” derdi.

Erkekler savaşa girince çadırında kalan eşi erkeğin vazifesini görecek. Cengiz Han, “Erkek güneş gibi, her yerde hazır olamaz bu sebeple koca savaşa veya ava gitmiş ise kadın evini o kadar düzenli tutmalı ki, prensin bir habercisi yahut bir seyyah gelirse, evi pek düzgün ve muntazam görmeli. Önüne iyi bir sofra çıkmalı. Bu, erkeğe şeref verir. Erkeğin liyakati kadınının liyakati ile ölçülür” derdi. Cengiz zabitlerine, “Askeri yorgun tutmayın, haydi denilince hepsi ata binmeye hazır olacak surette dinlenmiş olsunlar” nasihatında bulunurdu.

Senede bir kere bütün zabitlerini toplayarak emirlerini verirdi. Bu bir nevi kongre idi, bu kongreye gelemeyen “Derin suların dibine düşmüş taş gibi ya da bir kamışın içine atılmış ok gibi kaybolur, gider. Kumandan olmaya layık değildir” derdi. Zabitlerine “Oğullarınızı mutlaka küçükten ata binmeye alıştırın, ok atmayı, güreşmeyi, cedalı öğretin” derdi.

Cengiz herkesi yapabileceği işte kullanmaya çok dikkat ederdi: “Kumandanlığa yiğitlik ve bilgiyi bir araya getirenleri seçtim; faal ve çevik olanları eşyaya bakmaya bıraktım, yani ordunun levazım dairesinde kullandım. Yavaş ve ağır tabanlı olanların eline bir sopa vererek hayvan güttürdüm. İşte herkesi yerli yerinde istihdam ve işlerin yolunda gitmesine çok dikkat ve Özen gösterdiğim içindir ki büyüklüğümün tabiki yeni ay gibi günden güne büyüdüğünü gördüm ve bu suretledir ki tanrı yardımcım oldu ve bütün insanların hürmet ve itaatini kazandım” derdi.

Cengiz haleflerine şöyle nasihatte bulunurdu: “Savaşa gitmezden evvel askeri, resmi geçit ile bir kere kontrol ediniz, silahlarını tetkik ediniz. Her savaşçıda ok, yay, baltadan başka -verilecek emre göre- lazım olunca bir şey bilemek için bir eğe, bir biz (kunduracılar kullanır) ile çeşitli iğne iplik bulunsun. Bunlardan biri noksan ise o nefer cezalandırılsın.”

İyi silahlanmış olanlarda bir de biraz ağır bir kılıç bulunurdu ve bunlar başlarına bir miğfer ve zırhlı elbiseler giyerlerdi. Gerek miğfer ve gerek zırh bakırdan imal olup, demir pullarla süslenmiş idi.

Cengiz, savaş şekline ve fethedilmiş memleketin halkının idaresine dair nizamname ve talimat bıraktı. Tarihi Cihangüşay’a göre bunlar, bizlere kadar gelmedi. Yalnız bu talimatın bazı kısımları, o zamanın müellifleri eserlerinde görülüyor. Bununla beraber Moğollar’ın Asya ve Avrupa’nın muhtelif yerlerindeki fetih tarihi ve 13. yüzyılda Moğolistan’ı dolaşan Avrupalı seyyahların beyanatı, Cengiz’in askerlik sanatının mühim noktalarını göstermektedir.

Cengiz Han bir memlekete hücum etmeden evvel, hükümdarına haber göndererek, “Bana itaat et” diyordu. Şartları belli ve açık idi ve şöyle son bulurdu: “itaatim altına girmezseniz, başınıza ne geleceğini bilmem, onu yalnız tanrı bilir.” Cengiz’e tâbi olan bir bey, Cengiz’e ailesinden ve adamlarından rehin ve teminat gönderecek, hayvan ve tahıl verecek, tebaasının miktarını bildirecek, yönetim kademelerine Moğol valiler verecek. Memleketinin gelirinin onda birini vergi olarak verecek, memleketinin adamlarının onda birini Cengiz’in ordusuna gönderecek.

Askeri sevkiyattan evvel meclis (kurultay) kurulurdu. Bu meclis, şehzadelerle askeri reislerden oluşurdu: Ordunun teşkilatı, her on takımdan kaç asker celb olunacağı, askerlerinin hangi tarihte nerede toplanacağı kararlaştırılırdı.

Cengiz Han bir memleketin iç durumuna dair ayrıntılı bilgi edinmeden oraya girmezdi. Casus teşkilatı pek mükemmel idi. O memleketin muhalif adamlarını, hoşnutsuzları kendi hizmetine almaya uğraşırdı. Ve onlara ganimetten bir çok şeyler ve yüksek memuriyetler vaad ederdi. Moğollar, fethedecekleri şehre aynı zamanda çeşitli yerlerden hücum ederlerdi. Askerleri küçük bölüklere ayırarak civardaki köyleri basar, halkını esir ederek kendi ordularının bayındırlık işlerinde ve mahsur şehir ile kendi orduları arasında yapılması lazım gelen işlerde çalıştırırlardı.

Ordu bir vilayeti yağma ederken, kalelerinde gözcüler bırakırlardı. Seferin güç olduğuna hükmettikleri büyük bir şehre hücum etmeden önce buranın civarındaki bütün köy ve kasabaları tahrip ederlerdi. Şehrin muhafızlarını bir pusuya çekerek onlara kayıp verdirmeye uğraşırlardı. Birkaç süvari bölüğü mahsur şehrin duvarlarına kadar giderek mahsurlardan en cesurlarının kendilerini takibe çıkmaları için meydan okurlardı ve bu suretle onların en cesurlarını celb ederek, genellikle öldürürlerdi. Moğollar kuşatacakları yeri, dairevi bir hat ile çevirirlerdi. Binlerce esirleri, kuşatmanın ön hattında en zorlu ve tehlikeli işlerde çalıştırırlardı.

Hücum, asker değiştirerek gece gündüz devam ederdi. Bu suretle mahsurlara hiç rahat verilmeyerek az zaman zarfında onları savaşamayacak hale getirirlerdi.

Cengiz Han, İran ve Çin’ den bir çok ustalar bularak bunlara o zamanın silahlarını imal ettirirdi. Moğollar düşman şehirlerini tahrip için ateş ve sudan her ikisine de müracaat ederlerdi. Mahsur şehri mümkün ise ırmak çevirerek suya bastırırlardı. Bazı kere mahsur yere yer altından bir yol yaparak gittikleri de olurdu. Bazı kere kuşatmayı durdurarak pek uzakta gerilere çekilirlerdi. Mahsur şehir, kuşatma kalktı sanırdı. Geriye çekildikleri yerde yüklerini bırakarak şimşek süratiyle dönüp hücum ederlerdi. Çekilirken gizli çekilmeye ve çekildikleri yeri sezdirmemeye çok itina ederlerdi. Kuşattıkları bir yeri ender olarak terk ederlerdi. Bazen senelerce kuşatmaya devam ettikleri olurdu. Bu sırada, o şehir dahilinden adamlar bulmaya da çalışırlardı.

Düşman ordunun yaklaşması sırasında -gerek yağma, gerek atlarını otlatmak için dağılmış olan askerler- derhal toplanırlardı.

En çok habersiz ve ansız hücum etmeyi ve düşmanı pusuya çekmeye itina ederlerdi. Karşılarında güçlü bir ordu görürlerse ya birkaç günlük mesafe geri çekilirler yahut sağlam bir yere yerleşerek düşman ordunun bölünmesini (kıtalara ayrılmasını) beklerlerdi.

Savaşta düşmanı çevirmeye uğraşırlardı. Bu sırada düşman tarafından cesurca karşı bir mukavemet görürlerse, kuşatmayı gevşeterek düşmana firar edecek bir vaziyet verirlerdi. Düşman bu fırsattan istifade etmeye başlayınca firar intizamsızlığından istifade ederek o orduyu daha kolaylıkla tahrip ederlerdi.

Bazen sahte firar gösterirler ve düşman bunları takibe koyulurdu. Hayli müddet böyle firarda devam ederler, düşman süvarilerinin takipte yorulduğunu anlayınca derhal yorgun olmayan atlarına binerek hemen geri dönüp düşman süvarisini ezerlerdi. Yahut kendilerini düşman süvarisine takip ettirirken Moğol süvarisinin bir kısmı arkadan düşman süvarisini çevirerek geri çekilme hattını keserdi. Moğollar oklarını uzaktan atmaya başlardı. Firar ederken yine ok atarak kaçarlardı. Yakın dövüş silahlarını ancak zaferi perçinlemek için kullanırlardı. Süvari alaylarına manevra emirlerini bazı işaretlerle verirlerdi. Muharebeyi bırakıp yağmaya başlayan askerlerin cezası idam idi.

Moğollar, senenin çeşitli aylarını -bilhassa bargirlerini dinlendirmek için- dinlenerek geçirirlerdi. Hücum edecekleri bir memleketin (emniyetle hareket edebilmek için) önce civar kasaba ve köylerini tahrip ederlerdi. Bu civar kasabaları tahrip ettikten sonra dinlenirlerdi. Aldıkları ganimeti yerler, esir ettikleri halkını kendilerine hizmet ettirirlerdi.

Cengiz fethettiği memleketlere iyi bir surette sahip olmak için halkını kestirir, kalelerini tahrip ettirirdi. Cengiz kendine tâbiyyeti kabul etmeyen veya isyan eden halkın imhasını emrederdi. O zamanın savaş hukuku gereğince mağlupların mal ve aileleri galiplerin olurdu. Bunları keserler veya hizmetlerinde kullanırlardı. Hizmetlerinde kullandıklarının çoğunu da memleketi boşaltıp dönerken keserlerdi. Moğollar gibi göçebe halinde yaşayan diğer kavimler, Cengiz’e tâbiyyete can atardı. Çünkü onlar da bu suretle ganimet elde edeceklerdi.

Cengiz Han: “Bir asker, barış zamanında dana gibi yavaş ve uslu olmalı. Fakat savaş zamanında avı üstüne atılan atmaca kuşu gibi olmalı” derdi.

Cengiz bir gün kumandanlarının yiğitliğinden bahsederken: “Yesuntai gibi değerli niteliklere sahip bir kumandan yoktur. En uzun yürüyüşlerden hiç yorgunluk duymaz. Bu esnada hiç açlık, susuzluk hissetmez. Fakat zabitleri ile askerlerinin de kendi gibi olduğunu zanneder. Bunun içindir ki o, iyi kumandan olamaz. Bir kumandanın açlığa, susuzluğa karşı hissiz olması doğru değildir. Çünkü kumanda ettiği kimselerin açlık ve susuzluk ihtiyacını takdir edemez. Yürüyüşler atları ve askerleri yormayacak derecede olmalıdır” dedi.

Cengiz bir defa, en önemli askeri yöneticilerinden Burguçi’ye sordu: “Sana göre insanın en büyük mutluluğu nedir? Burguçi, “Güzel bir ata binerek elinde bir atmaca veya şahin ile bahar günü ava gitmek ve atmaca veya şahinin avı yakaladığım görmek” dedi.

Cengiz sonra diğer bir komutanına da sordu. Hepsi Burguçi gibi cevap verdi. Cengiz, “Hayır, insanın en büyük mutluluğu, düşmanlarını mağlup etmek, önünde kovmak, malını yağma etmek, onların atlarını almak, kızlarına karılarına sahip olmaktır” dedi.

A. Konstantin D’ohsson, Moğol Tarihi: Denizler İmparatoru Cengiz, çev. Bahadır Apaydın, sf.146-151, Nesnel Yay. 2008.

One comment on “Denizler İmparatoru: Cengiz

  1. cengizhan2forum
    16/01/2012

    güzel bir makale olmuş çok teşekkürler.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: