>Anelka dinginliği mi, onu da nereden çıkarıyorsun ki?
>
Bilmeyenler bilenlere sorsun, bilenler bilmeyenlere anlatsın. eski bir bilge filozofun dediği gibi, “sadece şu mıymıntı elimizle değil her organımızla çalışsaydık yaşlılar öğretir, gençler öğrenirdi“, ben de diyorum ki, “anelka gibi dingin olsaydık, çok para kazanabilirdik“, şakacı ekşi sözlük yazarı da diyor ki, “dur şuna anelka dingilliği bakınızını veriyim.”
İyi bir ayaktopu seyircisi değilem ama her gelene de eğilmem, anelka yeşil sahaların gördüğü en dingin tiplerden biridir, huzuru bulduğu
İslam‘dan mıdır dinginliğinin kaynağı, yoksa henüz para avcılarının keşfedemediği bir
secret kitabından mı besleniyor, bilemiyorum.

Ama iş yerlerinde, okullarda, kafelerde ve dost sohbetlerinde dile getirildiğince, şansını çok zorlamadan istediği konuma ulaşan ve ulaştıktan sonra umursamazlıklarına rağmen yine de konumunu koruyabilen, sızlanmayan, talihe bel bağlamayan aksine talihin ipini eliyle tutuyormuş gibi bir özgüvene sahip olan anelka bir dinginlik ölçütü sunar fanilere. Ne Stoa bilgesinde gördüm böylesini, ne Hint gimnosofistinde, ne öyle ne böyle, ne çıplak ne kıyafetli, hem var hem yok. İşte anelka dinginliği var ama yok gibi. Hayata “b3n ist3rs3m h3r ş3y olabilirim” der gibi bakıyor. Eski bilgeler, dinginler atletik tipler değildi, aksine içlerinde ata sporu olan seksi yasaklayan bile vardı. Ama anelka hem atletik, hem dingin. Pol gasgoiyn ya da erik kantona gibi agresif ve sarkastik değil, aksine dingin ama sinsi bir elle uzanır topa içeri yollayı yollayıverir, deli gibi para kazanır ama sanki para onu kazanıyormuşçasına sakindir. Ne öyledir ne böyledir belki de, bu yüzden bir yere sokmaya çalışıyorum onu.
Hem de şimdi değil, taa o zamanlarda ‘Roberto Baggio nasıl budist olduysa ben de müslüman oldum’ diyerek trende göz kırpmış. Türkiye’nin ekseni kaydı mı kaymadı mı diye tartışılırken bugün, internet çocuklarının evden çıkmadan, bilgisayar başında anarşist sayıldığı, bunun üzerine şebek şovmenlerin tivi ekranından “iyi bir anarşistin iyi bir hukuk bilmesi gerekiyor” dediği, kavramların eksenden kaydığı günlere, (hangi günlere?) yeni nesillere, herkesin en az on dakikalığına yapabileceği türden tatlı mı tatlı sanal aktivistlik misyonu aşılarken süratlendirilmiş evrime ayak uyduramayan kimilerini de kaçınılmaz olarak muhafazakâr kılan günlere varmazdan önce, taa o zamanlarda Ian Thomson, European Access 2002’de “stability in professional football in the light of the anelka saga…” demiş, dingin kılmış adamımızı. O da dingin, bilge olsun, demeye getirmiş, günün dünyasının profesyonellik anlayışını bilge anelka’nın ışığına yormuş. bir nevi sanal atılım bu, insanlığın geldiği noktada değer ölçütlerini ve kavramlarını hiç bıkmadan, hep yeniden değerlendirmesi gerektiğiyle ilgili meşru veriler bunlar.
Geleceğe yadsınası ölçütler bırakmakla meşguluz ama yine de sanal atılıma ayak uydurmak zorunda olup olmadığımızı bilmiyorum yavrular, veriler meşru diye de şebek olmanın bir alemi yok. Belki de olan biten anelka dingilliğindendir, olabilir, belki dinginlik de bir tür dingilliktir, eskiden de böyleydi bu, şimdi de böyle olabilir.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...