Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
[Ad + acc.= -e doğru; absurdum (absurdus sıfatının acc. n. hali) = saçma; İng. reduction to the absurd ya da appeal to ridicule]
Reductio ad absurdum yani Saçmaya (dönük) indirgeme olarak da bilinen bu safsata, inanılan ya da savunulan görüşün ve iddianın “absürt” bir nedene bağlanmasından oluşur. Sözgelimi X’in yanlış olması Y’nin de yanlış olması gerektiğini gösterirse ve Y’nin doğru olduğu bilinirse, bu durumda X yanlış olamaz, dolayısıyla doğrudur. Bu formülde de görüldüğü gibi, Bu örnek formülden de anlaşıldığı gibi, hipotetik ya da nedensel zincir olarak da bilinen tümevarımsal (indüktif) düşünme yöntemi suistimal edilmektedir. İki eylem arasında bir bağ olduğunun düşünülmesi, söz konusu bağın kanıtlanma gereği hissedilmeksizin, savunulmasına yetiyorsa, bu safsata doğmuş demektir. “
Ben Özge’ye gülümsersem, o da bana gülümseyecek” koşullu önermesi gülümsemenin “evrensel-genel” ölçekte yine gülümsemeyle karşılık bulacağı inancına dayanmakla birlikte, spesifik olarak Özge’nin, özneye güleceğini kanıtlamaz. Başka bir örnek ise şöyledir: “Kadın kıyafeti giyen erkek öğretmenlerin okullarımızda ders vermesine izin verirsek, onlar çocuklarımızın kadın kıyafeti giyen bireyler olmalarına neden olacaktır.” Bu örnekte de koşulun gerçekleşmesi, sonuç cümlesindeki olayı meydana getirebilir, bu olasılık vardır ancak olayın bu koşullu önermedeki gibi gelişeceğinin bir kanıtı öncesinde sunulamaz.
Bu örneklerden ad absurdum safsatasının geleceğe matuf olduğunu anlayabiliyoruz. Başka bir örneğe bakarsak, ABD’nin Vietnam Savaşı, ülke “doğrudan” tehdit altında olduğu için başlamadı, ad absurdum safsatası yüzünden başladı: Eğer Vietnam komünistlerin eline geçerse, Kamboçya çökecek, ardından Laos, Tayland, Burma, Malezya ve Endonezya gibi komşu ülkeler de çökecek, böylece komünistler ABD kıyılarına kadar gelmiş olacak.