Eşsiz bir mekan olarak Tiyatro Medresesi

Burada “Eşsiz” ile abartılı bir yüceltme yapmıyorum, gerçekten bir “eş”inin olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Şirince’deki Tiyatro Medresesi’nden söz ediyorum: Nesin Matematik Köyü’nün hemen dibinde sadece genel olarak tiyatroya değil, gösteri sanatlarının farklı türlerine adanmış bir ortam olarak her yaştan insan topluluğunun bu minvaldeki bağımsız projelerine açık bir mekan. 

İki farklı vesileyle burada bulundum, birinde Roma hukuku kampında “Cicero ve Roma Hukuku” konulu bir ders verdim. Diğerinde ise Vergilius, Aeneis çevirisi için bağımsız olarak geldim. Bu vesilelerden bahsetmemin nedeni, buranın sadece internet sitesinde bildirilen gösteri sanatlarına ilişkin ders ve performanslara değil, aynı zamanda bireylerin felsefe-bilim başta olmak üzere farklı alanlardaki kişisel ve kolektif çalışmalarına da açık olmasıdır. Örneğin kitap yazmak ya da çeviri yapmak için buraya gelebilirsiniz, medresenin kendi kurallarına tabi olmak  ve önceden bildirmek koşuluyla kendi kamp programlarınızı oluşturabilirsiniz.

Ortamı deneyimlemiş biri olarak birkaç gözlemimi paylaşmak istersem.

Anlaşılan yazın program çok, dolayısıyla insan da çok olabiliyor. Tiyatrocular sadece performans değil, aynı zamanda prova ve derslerde de gürültücü oldukları için kafa şişirebilirler ama bu işin doğasından kaynaklanıyor, neticede burası bir anlamda gösteri okulu. 

Medrese’nin yönetimiyle temasa geçildiğinde de bildirilecektir: burası, katılımcılardan, sadece yapı olarak ayakta kalmak için değil, aynı zamanda en geniş kapsamlı genellemeyle sanatla iç içe olan bir yaşam duruşunun gereği olarak nispeten komünal bir deneyime ortak olmalarını bekliyor. Yemek ve temizlik gibi konularda özel tutulmuş çalışanları olmakla birlikte, katılımcılar da işlere el atabiliyor ve görevlendirme yapılabiliyor. Merak edilmemeli ki, Medrese katılımcılara taşıyamayacakları yükü yüklemiyor. Burayı benim için faydalı, değerli ve sevimli kılan  temel unsurlardan biri bu, zira sadece sanat, felsefe-bilim üzerine yoğunlaşmıyor, aynı zamanda farklı amaçlarla biraraya gelen insanlarla yeri geldiğinde eğlenerek ya da üstü açık-kapalı görev ve disiplin bilinciyle kaynaşabiliyorsunuz. Kimse sizi yapamayacaklarınız konusunda uyarmıyor ama siz neleri yapamayacağınızı çok iyi benimsiyorsunuz, ortam ve kişiler size bunu öğretiyor, neticede söylediğim gibi, burası aynı zamanda bir okul.

Her okulun bir kütüphanesi olmalı, buranın da bazen ders ve sunumların yapıldığı bir kütüphanesi var. Zeytin ağaçlarıyla çevrili bir amphitiyatrosu var, çalışma salonları ve bir de kantini ve revak altında yemek yerleri var. Her şeyden önemlisi kendisini kuşatan muazzam bir doğası var, bir zamanlar buralarda yaşamış kimi Yunan doğa filozoflarıyla aynı doğaya baktığımı hatırlatan bir çevresi var. Şirince başlı başına böyle bir yer, isterseniz buraya sadece bu doğa ortamını deneyimlemek için bile gelebilirsiniz. 

Kalma imkanları sitesinde de yazılmış, detaylı bir şekilde incelenebilir. Çadırdan, tek, çift ve çoklu olarak kalınabilecek odalara kadar farklı opsiyonlar var, tarzınıza ve bütçenize göre tercih yapabilirsiniz.

Son olarak ilim irfan ve sanat yolundaki bağımsız, orjinal ve faydalı girişimlere destek olmak isteyen herkesi burayı görmeye, burada yapılmaya çalışanları finanse ve teşvik etmeye çağırıyorum. Bu tür yerler kurumsallaşarak gelecek kuşaklara aktarılmalı, girişimci şahıslara bunun için destek olunmalı. Bu vesileyle, kendisiyle tanışmaktan onur duyduğum, güzel sohbet ettiğimiz, buranın kurucusu olan tiyatro sanatçısı Erdem Şenocak’ı ve tüm katkı sağlayanları bir kez daha tebrik ederim. Yolları açık olsun.

Tiyatro Medresesi’nin, detaylı bilgi alabileceğiniz resmî sitesi şu:

http://tiyatromedresesi.org/