Birtakım filolojik hassasiyetler: Eskiçağ ve günümüze dair kişisel okumalar ::: İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümü, Dr.
Vergilius’un Aeneis‘inin altıncı kitabında Aeneas Hades’te babası Anchises’i arar ve bulur. (Bkz. Aeneis 6.424-429: Aeneas Hades’e adımını atar — Yorumlu çeviri) Ona sarılmak ister ve üç defa elini uzatırsa da havada kalır. Sonra başlıktaki kısım gelir, Aeneas’ın ölü babasının görüntüsü (imago) ziyadesiyle hızlı uçan bir uykuya (volucrique simillima somno) benzetilir.
Imago ilkin “bir şeyin kopyası, suret, benzeri”, sonra da “resim” anlamındadır (İng., Fr. ve Alm. image, İt. immagine, İsp. imagen). Ancak burada olduğu gibi “hayalet, görünüm” (phantom, ghost, apparition) anlamında da kullanılır.
Volucris somnus benzetmesi hoşuma gitti, “kanatlı” anlamında bir sıfat olmakla birlikte Latincede ziyadesiyle “<kanatlı olduğu için> hızlı” anlamındadır. Kanatlı hızlılıkta bir kaçma durumu da vardır, dolayısıyla Anchises’in hayaleti kanatlı/hızlı bir uykuya benzetilirken, aslında onun oğlundan kaçışı da anlatılmış olur. Aynı dizelerin ikincisinde (6.702) “…” kısmında par levibus ventis de deniyor, yani “eş hafif yellere”. Hayaletin şeffaf, bulutsu hafifliğinin iyi bir analojisi. İki analoji birleşince ölen babanın canlı oğluyla, Hades’te bile kavuşamadığının ince bir anlatımı ortaya çıkıyor.
Belki Latinceden çevirememe örnekleri başlığı altında değerlendirmeliydim, İsmet Zeki Eyuboğlu Vergilius’un ustaca analojilerini yansıtamamış Türkçe çevirisinde (Payel Yayınevi, 1995):
<Üç kez dolamak istedi kollarını babanın boynuna>
Üçünde de uçtu, gitti elinden yumuşak görüntü. (s.177)
Ne yeller var çeviride, ne de rüya. Eyuboğlu çevirinin büyük bir bölümü gibi burayı da hadım etmiş, gerçekten kötü.
Türkân Uzel’in çevirisi ise (Öteki Yayınevi, 1998) daha şairane olmuş:
<tuttu tutacak derken> hafif yeldi sanki
kaçıp giden bir düştü ele avuca sığmayan. (s.216)
Ancak onunkinde de “< >” içindeki kısım metinde yok, o eklemiş. “Hafif yeldi sanki” kısmı çok iyi, “kaçıp giden bir düş…” kısmı ise kaçma anlamını da iyi verdiğinden yine çok iyi olarak görülebilir. Genel olarak da Uzel’in çevirisi Eyuboğlu’nunkiyle kıyaslanmaz bile.